Türk edebiyatında Hoca Ahmed Yesevi’yi en güzel anlatanların başında Mustafa Necati Sepetçioğlu gelir. Anadolu’nun manevî mimarı olarak ele alınan Yesevi’yi son eseri olan “Yesili Hoca Ahmed” üçlemesinde ele alan Sepetçioğlu’nun bu eseri, dikkatli araştırmanın ve büyük bir emeğin ürünüdür. Doğumundan öncesini de içine alan, geniş bir zaman dilimini anlatır. Tarihî gerçekliği değiştirmemeye dikkat eden yazar, Yesevî felsefesini roman üslûbuyla anlatır.
Yesevi üçlemesinin en önemli özelliklerinden biri eserin baştan sona sembollerle örülmüş olmasıdır. Zaten üçlemeye isim olan Sesler ve Işıklar, Hurmalığın Akdoğanı, Aydınlığın Mührü bile sembolik anlamlar taşır. Mustafa Necati Sepetçioğlu, bu çalışmasında Türk Tasavvuf Edebiyatında karşılaştığımız ”hurma” sembolünü romanın kurgusal yapısı içinde önemli bir anlatım unsuru haline getirir. Arabistan çöllerinden gönderilen bir tek hurma, Türkistan’ın verimsiz topraklarında hurmalık meydana getirir. Böylece edebiyatın gelenek boyutundan yararlanan Sepetçioğlu, roman kurgusuna bağlı olarak geliştirdiği diğer unsurlarla Türk Tasavvuf Edebiyatına ait olan bu terimi güçlendirir. Üçlemede tasavvuf terimlerinin çok fazla kullanılmış olması, esere mistik bir özellik kazandırmasının yanında anlama zenginlik ve derinlik kazandırır.
Anahtar Kelimeler: Hoca Ahmed Yesevî, Mustafa Necati Sepetçioğlu, roman, tasavvuf, hurma
|