Kahramanlık kavramı özellikle de savaşta gösterilmiş kahramanlık kavramı tüm dünya edebiyatlarında en önemli odak noktalarından biri olmuştur. Bu bağlamda birçok yazar bu kavramla ilgili eserler üretmişlerdir. Yazarlar çoğunlukla ya savaşlara şahit olup eserlerini gözlemlerine dayalı olarak yazmaktalar ya da anlatım tekniğine dayalı olarak çalışmışlardır. Eseerlerin en önemli figürleri olarak savaş kahramanları göze çarpmaktadır. Stephen Crane Amerikan edebiyatında çok iyi bilinen Cesaretin Kırmızı Rozeti adlı eserini yazdığında savaşla ilgili hiçbir tecrübesi olmayan genç bir çocuktu. Sıradan savaş romanlarına baktığımızda kusursuz bir kahraman imgesi çizilmesini bekleriz. Bu bağlamda kusursuz bir kahramandan beklenen ailesini geride bırakmak, gönüllü olarak ölüme hazır olması, sürekli olarak ülkesi için acı çekmesine rağmen şartlar ne olursa olsun şikâyet etmememsidir. Bu tür bir tablo insanlık tarihi boyunca tüm zamanlarda çizilmiş olan bir kavramdır. Birçok eleştirmen Crane’in romanın sonunda bir çiftlik gencinden Henry Fleming adında bir kahraman yarattığına inansa da, kahraman yerine bir korkak olduğu ısbatlanmıştır. Bilindik savaş romanlarının aksine Crane’in kusursuz bir şekilde kendisini ve göz kamaştırıcı başarılarını soruşlayan bir kahraman figürü çizmiş olması gayet açıktır. Bu makalede, tüm yetersizlikleri ve başarılarıyla birlikte Henry’nin içsel içsel çatışmanın etkisi altında kaldığıyla birlikte, sıradan savaş romanlarından farklı olarak Crane’in kahramanca başarıları kabul ya da redderederek oluşturduğu sıradan bir insan figürü sunulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kahramanlık, Stephen Crane, Savaş, Yetersizlik,
|