Honoré de Balzac’ın Sönmüş Hayaller’i, Fransa’nın taşra kenti Angolulême’den Paris’e zengin olmak ve ünlenmek için gelen bir gencin öyküsüdür. Romanın başkahramanı Lucien Chardon, sanayi devrimiyle hızlı ve kolay zenginleşme yollarının çoğaldığı bir dönemde şanslarını denemek için Paris’e akın eden nice gençlerden biridir. Paris, lüks yaşamı, güzel kadınları ve iş imkanlarıyla dönemin taşralı gençlerinin ulaşmayı umdukları hayalidir. İnsanlık Komedyası’nın tüm romanlarının ısrarla altını çizdiği, insanların menfaatleri için birbirini yediği ve her şeyin paranın etrafında döndüğü kapitalist bir sistem ve hakim güç olan aristokratların aşılması neredeyse imkansız katı kuralları ile karşılaşırlar bu gençler Paris’te. İşte bu yüzden başkentte tutunup bir yerlere gelebilmek öyle pek de kolay değildir. Geçit vermez kapıları zorlamak, taşra kimliğinden vazgeçmek, ahlaki değişimler geçirmek gerekmektedir.
Bu çalışmada, Sönmüş Hayaller’in başkahramanı taşralı genç Lucien Chardon’un Paris’te tutunabilme mücadelesinde karşılaştığı güçlükler, geçirdiği değişimler ele alınacak ve Balzac’ın büyük bir kentte bu tutunma çabasını nasıl sunduğu tematik bir yöntemle incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Balzac, Sönmüş Hayaller, gençlik, Paris
|